Daniel Defoe

Daniel Defoe (1660-1731)

İngiliz yazar ve gazeteci.

Doğum yeri ve tarihi hakkında net bir bilgi bulunmayan Daniel Foe, için bir çok tarihçi doğum tarihini 1660 olarak kabul etmesine rağmen Kamenskiy, 1661’de (Cromwell‘in ölümünden üç yıl sonra) Londra’da doğdu demektedir. Flemenk bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi.

Aristokrat görünmek için 30’lu yaşlarında adına “De”kelimesini ekledi.

Çiftlik sahibi bir ailede babası kasaptı, annesi ve kardeşleri hakkında ise bilgi bulunmamaktadır. Anne ve babası devletin Piskoposluk Kilisesini tanımayan ve krallığa karşı sert duruş sergileyen muhaliflerden olup, Püritenler arasında önemli bir yeri vardı.

Ailesi onun din adamı olmasını istediğından mezhepçi rahiplerin yetiştiği akademiye gönderildi. Burada felsefe, teoloji, dilbilgisi gibi ana derslerin yanında matematik, coğrafya, tarih, ekonomi dersleri de aldı, Latince, Fransızca ve Yunanca öğrendi.

Ancak, ruhban sınıflara sıcak bakmadığından eğitim sonunda rahipliği bırakıp babasının tavsiyesiyle ticarete atıldı ve 19 yaşında bir çorap firmasında muhasebeci olarak işe başladı. Hiçbir zaman katı bir inanca sahip olmasa da İncil ömrünün sonuna kadar yaşamının kılavuzu oldu.

Defoe, ticaretten arta kalan zamanlarını siyasete ayırdı, sarayın ve Katolik parlamentonun yönetiminden rahatsız olan, özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı çıkan ve kendisi gibi düşünen muhalif gençlerin toplantılarında yer aldı, düzenlenen tepki mitinglerine katıldı.

1684’te tüccar bir aileye mensup Mary Tuffley ile evlendi, 47 yıl süren bu evlilikten sekiz çocukları oldu.

1685’de II. Charles’in ölümü üzerine bir Roma Katoliği olan kardeşi II. James tahta geçti. Halka özgürlük ve barış vaatleri verdiği için coşkuyla karşılanan yeni kral, kısa bir süre içinde tam tersi bir uygulamaya girişti. Protestanları parlamentodan uzaklaştırdı, Katoliklerin güçlenmesini sağladı, muhaliflere ağır yaptırımlar uyguladı. Tahtta hak iddia eden II. Charles’in gayri meşru çocuğu Monmouth, bu şartları fırsat bilerek tepkili halkı da yanına alarak isyan başlattı. Bir ay kadar süren bu isyan kanlı bastırıldı ve Monmouth idam edildi.

Böylesi bir zamanda halkının yanında olması gerektiğine inanan Defoe, ticareti bıraktı ve isyana katıldı, isyan bastırılınca da esir düşdü. Mücadele arkadaşları idam edilmesine karşın çatışmaya katıldığı bölgede çok tanınmadığından sağ salim Londra’ya dönmeyi başardı.

Londra’ya dönünce kendi işini kurdu ve çorap ticaretine atıldı. Ofisinin hemen altına satış yeri açtı ve 1694’e kadar burada çalıştı.

Bu arada ordudaki Protestanlar atıldı, ordu hızla Katolik bir yapıya büründürüldü. Roma’yla ilişkiler artırıldı, İngiltere’nin yeniden Katolik Kilisesi’ne kabulü istendi. 1687’de kraliyet adına Hoşgörü Bildirgesi olarak da anılan Declaration for Liberty of Conscience bildirisi yayımlandı ve halkın yeniden barış içinde yaşayabilmesi için Protestanların desteği istendi.

İşte Defoe’nun edebi yaşamı da burada başladı. Sarayın Cizvit krallığını kurma, Katoliklik dışındaki bütün yapıları yok etme planını fark eden Defoe, bu kurnazlığı ifşa etmek için 1687’de A Letter containing some Reflections on His Majesty’s Declaration for Liberty of Conscience [Majestelerinin Vicdan Özgürlüğü Hakkındaki Son Beyanı Üzerine Tartışma Mektubu] adlı ilk makalesini kaleme aldı.

Kurulmaya çalışılan oyunu anlattığı makalesinde tespitlerde bulundu ve sonuçlarını gösterdi: “Bu bildirgenin doğrudan sonuçlarından biri, ülkenin dört bir yanından gelen yeni bir minnettarlık akını olacaktır; çünkü köleleştirilmiş aklın yağcılığının ulaşabileceği aşağılık ve arsız alçak gönüllüğünün sınırı yoktur.”(1) O, artık politik bir yazar olmuştu ve yaşamı boyunca söz ve eylemlerindeki tutarlığını o gün ilk kez duyurmuştu.

Ancak, Defoe bu makalesinden dolayı arkadaşlarından çok tepki görünce yazmayı bıraktı ve ticaretine geri döndü. Ne var ki, Defoe haklı çıktı. Bir yıl sonra ne yapmaya çalıştığı iyice anlaşılınca saraydaki desteğini kaybeden ve Hollanda genel valisi III. William tarafından tahttan indirilen II. James kaçtı, başka bir ülkeye sığındı. Bu olay tarihe ‘1688 Devrimi’ olarak geçmiştir.

1689 yılında III. William ve eşi Mary (II. James’in kızı) tahta geçti ve modern İngiltere’nin temellerinin atıldığı bir dönem başladı. Özgürlükler tekrar artırıldı, parlamento güçlendirildi, barış havası tüm ülkeye egemen oldu. Bu yıllarda Defoe, İspanya ve Portekiz’le ticarete başladı. 1692 yılında iflas etse de, dürüstlüğü ve güvenilirliği sayesinde bir yıl içerisinde tüm borçlarını kapattı.

İflasından sonra bir çok girişimde bulunsa da başarısız oldu ve zor günler yaşadılar. Dürüstlüğüne çok güvenen bir kaç İngiliz tüccar ona Cádiz’de (İspanya) parlak iş olanakları teklif etseler de, o kapıda bekleyen savaş için fon arayışında bulunan bir yayınla uğraşıyordu, kabul etmedi. Her zaman halkının yanında olmaya çalışan Defoe, ulusun din ve siyasi özgürlüklerinin tehlikeye gireceğini düşündüğü her zaman işini gücünü bırakarak, içinde bulunduğu koşullara aldırmaksızın en ön saflarda mücadele etmiştir.

Fransa’nın sürekli olarak II. James taraftarlarını kışkırtmasına rağmen, halk III. William’ın arkasında durdu. Defoe’nun bu arada kaleme aldığı ve ulusal özgürlükler için savaşmayı, hiç bir fedakarlıktan kaçınılmaması gerektiğini savunduğu yazısından dolayı kralla yakınlıkları başladı (1694).

Yaşadığı dönemi projeler çağı olarak gördü ve 1697 yılında An Essay Upon Projects [Projeler Üzerine Bir Deneme] kitabına ek olarak otuz kadar kitap çıkardı. Kamu yararına projeleriyle İngiltere’yi adeta yeniden yapılandırdı: Ayrı şehirlerde devlet bankaları, denizcilik kazalarında ve yangınlarda geçerli olacak mülk sigortası kurumu, kooperatifleşme, emeklilik fonları, yoksulluk maaşları, akıl hastalıkları hastanesi, kadınlar akademisi, iflas eden tüccarlara imkanlar sağlamak… Benjamin Franklin, yaptıklarında bu eserin etkisinin çok fazla olduğunu söylemiştir.

1688 devrimiyle iktidarın kraldan parlamentoya devredilmesinin yolu açıldı, 1699’da da parlamentodaki hakim parti tarafından sorumlu bir bakanlık kurularak günümüzde de geçerli olan parlamenter sistem kurulmuş oldu. Kralların ilahi hakları sorunu ortadan kalktı, o zamandan beri İngiliz krallarının tüm hakları yalnızca meclis tarafından onaylanan tek bir devlet kanununa dayanmaktadır.

1699’a kadar ticaretin içinde yer aldı. Daha sonra bir kiremit fabrikasında yönetici olarak çalışmaya başladı, sonra da oranın sahibi oldu. Fabrika yakınında yaşadı, burada geçen zaman en mutlu yılları oldu. İşleri düzeldi, borçları bitti, ticari itibarı arttı ve kralla ilişkileri gelişti.

İtibarının yanı sıra düşmanları da arttı. 1700’de Totchin III. William’ı karalayan iftiralarla dolu [Yabancı] kitabını yayımlayınca, Defoe da 1701’de İngiliz halkını ‘yabancı kral’a nankörlükleri konusunda utandırarak hareketlendirmek için İngiliz halkının bir çok kabileden olabileceğini vurguladığı cevabi nitelikteki The True-Born Englishman [Safkan İngiliz] hicvini kaleme aldı. Bundan sonra yazdığı eserlerini de Safkan İngiliz’in yazarı olarak imzaladı.

III. William giderek zor zamanlar yaşamaya başladı. Parlamento kralı çalıştırmayacak duruma getirdiği gibi muhalifleri de tutuklamaya başladı, ekenomik kriz had safhaya geldi, özgürlükler askıya alındı. 1701’de bunun üzerine Defoe büyük bir cesaretle muhalif parti yetkililerini de yanına alarak parlamento sözcüsünün odasını bastı ve iki yüz bin İngiliz adına geldiğini belirterek “Beyler, düşünmeniz umuduyla size görevinizi belirttik; ancak aynı dikkatsizlikle davranırsanız, o zaman öfkeli halkın gazabı kaçınılmaz olarak sizi bekleyecektir: İngilizler sadece kralın değil parlamentonun da asla kölesi olmayacaktır. İsmimiz lejyon ve biz çoğunluğuz”(1) diye biten Legion’s Memorial [Lejyon’un Bildirisi]’ı teslim etti. Bildiri karşılık buldu tutuklananlar serbest bırakıldı, onurlarına yemek verildi aralarında büyük ilgi gören Defoe da vardı.

Parlamentoda Fransa ile savaşın istendiği zamanlarda savaşı destekleyen krala rağmen savaşa karşı çıkarak [İngiliz Halkının Yüce Hakları Üzerine] eserini kaleme aldı. Bu eser, “İngiliz anayasasının temel ilkelerini açık ve mantıklı bir şekilde sunması nedeniyle hala türünün en iyi siyasi incelemelerinden biri olarak kabul edilmektedir.”(1)

III. William, yazar ve halk önderi olarak zirveye ulaşan Defoe ile yakın dostluk kurmuş, çoğu zaman devlet işlerinde onun görüşünü de almıştır. Ancak, 1702’de kralın ölümü ile birlikte Defoe hem bir dostunu hem de yakaladığı olanaklarını yitirdi, yaşamı sıkıntıya girdi.

Anna’nin tahta çıkmasıyla birlikte Kraliyet Konseyi üyeleri değiştirildi, III.William’ın en büyük düşmanları görevlere getirildi, hoşgörüsüzlük ve fanatizm ruhu yeniden hortladı, kralların sonsuz hakları geri geldi, hakkındaki eski öğretiler yeniden su yüzüne çıktı.

1702’nin sonunda, parlamentoda devlet kilisesinin gerekliliklerini yerine getiren muhaliflerin kamu hizmetine kabul edilmesine ilişkin yasa tasarısı sunuldu. Buna karşı çıkan Defoe, yayımladığı yazılarıyla dünyevi çıkarlar uğruna vicdanlarını unutan, korkak dindar kardeşlerini kınadı.

Parlak bir siyasi kariyeri bulunan, kralın güvendiği arkadaşı, tanınmış bir yazar ve halk halk kahramanı Defoe’nun yaşamı yönetime hakim gericiler tarafından bir anda değişti. Ancak o, yaşadığı hapislik, iflas, yoksulluklara rağmen, ölümüne kadar taşıdığı doğruluğa ve adalete olan inancından halkı ve yönetimleri uyarmaya devam etti.

1702’de The Shortest-Way with the Dissenters [Muhaliflerle Nasıl Başa Çıkılır?] adlı hicvi, ardından da [Tarafların Mevcut Durumu Üzerine] makaleyi kaleme aldı. Bu metinlere aşırı tepki gösteren fanatiklerden dolayı bir dönem saklanarak yaşamak zorunda kaldı. Londra gazetesinde yerini bildirenlere ve yakalanmasına katkıda bulunanlara 500 ruple ödül verileceği duyuruldu. Bu ilan Defoe’nun fiziği hakkında bilgi vermesi açısından da ayrıca önemlidir.

“Daniel Foe, takma adıyla Defoe, [Muhaliflerle Nasıl Başa Çıkılır] başlıklı çirkin, iftira niteliğinde bir broşür hazırlamakla suçlanmaktadır. Orta boylu, zayıf, yaklaşık kırk yaşında; koyu tenli, koyu kahverengi saçlı ama peruk takıyor; gri gözlü, kemerli burnu, keskin çeneli, ağzının köşesinin üzerinde büyük bir ben olan biridir. Londra’da doğdu, uzun süre Cornhill’deki Freeman’s Yard’da bir çorap dükkanı işletti, şimdi ise Essex ilçesindeki Tilbury’deki kiremit fabrikasının sahibidir. Adı geçen Defoe’nun kaldığı yeri Majestelerinin huzurundaki hizmetkârlarına veya yargıçlarına bildiren ve yakalanmasına katkıda bulunan kişi 500 rublelik ödülün sahibi olacaktır.”(1)

Sözkonusu metin herkesin önünde yakıldı, matbaacı ve onu dağıtan kitapçı tutuklandı. Defoe, daha fazla insan zarar görmesin diye kalem aldığı hicivlerinin ilk cildini yayımlayarak teslim oldu. Kendisine verilen sözler üzerine savunma yapmadı ancak sözler ihlal edilince, para ve hapiz cezasına, Pillory denilen boyunduruk cezasına çarptırılarak alay konusu edildi.

İtiraflarda bulunması, önceki yönetimi karalaması, mevcut kiliseye övgüler düzmesi karşılığında özgürlüğüne kavuşabileceği söylendi, ancak o bu teklifi reddetti, çok kötü koşullara sahip Newgate Hapishanesi’nde bir buçuk yıl hapis yatmak zorunda bırakıldı. Bu zaman zarfında kiremit fabrikası battı, ailenin ekonomik durumu kötüleşti, ailesi açlıkla mücadele etmek zorunda dahi kaldı.

Her şeye rağmen hapishanede de boş durmayan Defoe, tek başına haftada üç kez yayımlayabildiği A Review of the Affairs of France [Fransa İşlerine Bir Bakış] adlı süreli yayını çıkardı, burada sosyal ve siyasi konularda onlarca makale yayımladı. Özgürlüğüne kavuştuktan sonra Review‘ı 1713’e kadar haftada üç kez kesintisiz yayımlamaya devam etti. İlk satırından son satırına kadar tamemen kendisinin yazdığı toplamda yaklaşık beş bin sayfayalık makaleyi bir araya getiren bu dergi, modern süreli yayıncılığın da öncüsü oldu.

1703’de meydana gelen ve ciddi can ve mal kayıplarına neden olan büyük fırtına sonrasında 1704’de kaleme aldığı The Storm (Fırtına), pek çok kişi tarafından modern gazeteciliğin ilk örneklerinden biri olarak görülmektedir.

Defoe’yu yazılarından tanıyan, sonrasında dostu, en büyük destekçisi olacak olan bakan Harley onun tahliyesi için çok uğraştı. Ekonomik olarak kötü durumda olan Defoe ve ailesi alacaklıların peşlerini bırakmamaması dolayısıyla bir dönem Londra dışında kaçak yaşamak zorunda kaldı. Harley bütün borçlarını kapatarak onun seçimlerde bölgedeki liberallere kalemiyle destek vermesini istedi. Bu yolculuklarda at sırtında bin milden fazla yol yaptı, bölgelerdeki her türlü miting ve toplantılara katıldı.

Alacaklılarıyla olan sorunlarını çözünce tüm ticari girişimlerden vazgeçerek tüm zamanını ve enerjisini yalnızca edebiyat çalışmalarına adadı. Çıkardığı eserlerin üst üste baskıları yapılmaya, hatta korsan baskıları bile yapılmaya başlandı.

1706’da o dönemde yazdığı en büyük eseri sayılan İngiltere’nin İskoçya ile birleşmesi hakkındaki kitabını yayımladı. Eser büyük bir başarı elde etti ve hükümetin daveti üzerine üç yıl boyunca Edinburgh’da yaşadı. Burada çok popüler oldu ve iyi bir çevre edindi.

Birleşme tartışılırken, İskoçya onuruna yazdığı [Kaledonya] şiiri, birleşmenin ardından da 1707’de hâlâ çok değerli olan The History of the Union of Great Britain [Büyük Britanya Birliğinin Tarihi] yayımlandı.

İskoçya’da kaldığı süre boyunca yalnızca Review‘un yayımına devam etmekle kalmadı, bir yandan da The Edinburgh Chimes gazetesini yayımladı.

Kalemini elinden hiç düşürmeyen Defoe, birlik, dini hoşgörü ve özgürlük adına tehlike duyduğu her konuda yazdı ancak, düşmanları onu en çok parayı veren tarafa bağlı kalmakla suçluyorlardı. Bunun üzerine 1715’te toplumun adalet duygusuna seslendiği ünlü eseri Appeal to Honor and Justice [Onur ve Adalete Çağrı]‘yı yayımladı.

“Hayatım boyunca haklı bir davaya bağlı kaldım ve ona sımsıkı sarıldım; Onun yüzünden zulme uğradığımda ona ihanet etmedim; Zafer kazandığında da zenginlik kazanmadım; Tanıya şükür, tüm Hıristiyan dünyasında beni satın alacak, bunu değiştirebilecek herhangi bir parti de mahkeme de henüz yok.”(1)

Zamanının en yaratıcı en üretken yazarı kabul edilen Defoe, bunca eserin yanında haftalık yayımlanan ve ayda yüz sayfa tutan Mercurius Politicus adlı bir siyasi yayın ile biri günlük olmak üzere üç gazetenin yayımlanmasında da aktif rol aldı.

Nisan 1719’da bilindik tarzının dışında İngiliz realist romanın başlangıcı da kabul edilen The Life and Strange Surprizing Adventures of Robinson Crusoe; of York, Mariner yayımlandı. Başarısız olacağı düşünülen ve aşağılan bu eser dört ay içerisinde dördüncü baskıyı yaptı. Öyleki kendinden önceki yapay saray kahramanlarının yer aldığı eserleri geride bırakarak, İncil ve The Pilgrim’s Progress (Çarmıh Yolcusu, John Bunyan, Çev. Umut Alper Ceylan, Telemak Kitap, 2023) ile birlikte her eve girer oldu.

Bir İskoç denizci olan Alexander Selkirk‘in başından geçen gerçek olaylardan esinlenerek kaleme aldı. Selkirk, 1704’de bir seferde gemi kaptanı ile tartışmış ve Juan-Fernandez adası açıklarında gemiyi terk etmiş, Kaptan Woodes Rogers onu gemisine alana kadar burada dört sene yaşamıştı. Selkirk’in yaşadıkları Defoe’dan önce iki farklı gazetede iki farklı kişi tarafından anlatıldı.

Aynı yılın Ağustos ayında The Farther Adventures of Robinson Crusoe başlığıyla macerenın ikinci cildini, bir yıl sonra da Serious Reflections During the Life and Surprising Adventures of Robinson Crusoe: With his Vision of the Angelick World başlığıyla üçüncü cildini kalem aldı. Ancak bu üçüncü cildi, bir insanın yaşamı boyunca edineceği ahlaki dersleri Robinson Crusoe‘nun yayımlanmış ciltlerinden alabileceğini belirterek yayımlamaktan vazgeçti, yeni baskısı ise yıllar sonra yapıldı.

Robinson Crusoe, doğa ile tek başına mücadele ederken İncil‘in “emekçiler bana gelin, ben sizi sakinleştireceğim” (Matta 11:28-30) ayetine sarılır. Etrafında olan her şeyin Tanrının mucizesi olduğuna inanır ve bu inanç onu yalnızlık hissinden korur. Aslında Defoe’nun tüm eserlerinde ahlâk reformu için çabalayan karakterler vardır.

Korsanlar Kralı Kaptan Avery’nin Cesaret Dolu Maceraları, Albay Jack, Veba Yılı Günlüğü, Moll Flanders, Kaptan Singleton, Roxana: The Fortunate Mistress, A Narrative of All The Robberies, Escapes, &c. of John Sheppard ve Memoirs of a Cavalier gibi bir çok macera romanını da peşpeşe yayımladı.

Kitaplarındaki gerçeklik öyle noktadaydı ki okur, bütün bunların kurgu olamayacağına Defeo’nun yaşadığına inanmıştı. Eserlerini, doğrudan eserin konusuna ilişkin gerçek olguların yanına seyyahların ve savaşa katılanların anılarını da katarak zenginleştirmiştir. Memoirs of a Cavalier bu konuda en dikkat çekici eserdir ve gerçek bir şövalyenin 1632-1648 arasındaki savaşa dair tuttuğu notlar olduğuna inanılmış ve tarihi bir kaynak olarak uzun süre yararlanılılmıştır. Veba Yılı Günlüğü de bu eserlerden biridir. Kendisi veba yıllarında dört yaşında olan Defoe o kadar çok kişiden bu anıları dinlemiş ve romanlaştırarak kalema almıştır ki, olası veba hastalığı için tedbirler almaya çalışan Fransa kralının doktoru Dr. Meade bu eserden kaynak olarak yararlanmıştır.

1720’den itibaren Newgate Hapishanesi’nin tüm resmi raporlarını ve burada bulunan suçlularla ilgili bilgileri basan The Original Journal gazetesinde çalışan Defoe, hapishaneye rahat girebildiği için suç ve suçluya dair en güvenilir malzemelere sahip oldu. Buradaki suçlulardan biri olan ünlü hırsız John Sheppar’dan esinlenerek A Narrative of All The Robberies, Escapes, &c. of John Sheppard [John Sheppard’ın Tüm Soygunları, Kaçışları ve Diğer Anlatıları]’ı kaleme aldı.

Kraliçe Anna‘nın ölümü onun yaşamını kökten sarstı. Kendinden sonra gelen I. George döneminde, bir çok iftiraya uğradı, hapishane ile tehdit edildi, kalemiyle kazandığı mesleğinden oldu. Bütün bunlara dayanamayarak felç geçirdi, iki ay süren yaşam mücadelesini kazandı ve hasta yatağında dahi halkını olası tehlikelere karşı uyarmaya devam etti. Son dönemlerinde ortaya attığı yeni bir çok proje yaşamından yüz yıl sonra da olsa hayata geçirilmiştir.

1726’da tarihi ve istatiksel kaynak olarak kullanılan Tour thro’ the whole Island of Great Britain [Tüm Büyük Britanya Adası’nda Tur]’ yayımlandı. 1727’de yayımlanan Conjugal Lewdness ile Tolstoy’un Kreutzer Sonat‘ından yüz altmış yıl önce evlilikteki ahlâkı sorguladı.

Sonradan damadı olacak olan ünlü fizikçi Henry Baker‘in mektuplarından anlaşıldığı üzere, son dönemlerini Londra yakınlarındaki bir evde kızlarıyla birlikte edebi çalışmalar yaparak ve bahçede çalışarak geçirdi, edebiyat okuyan oğlu onlardan ayrı yaşıyordu. Baker, evlenmeden önce 1728’de Defoe ile birlikte The World Observer adlı dergiyi yayımlamaya başladı, Defoe’nun ölümünden sonra da 1735’e kadar tek başına yayımlamaya devam etti.

Birlikte birçok yayına imza attıkları yayıncı Nathaniel Mist ile yolları ayrılınca Mist tarafından tehdit edildi, bir çok kereler cezaya maruz kaldı, hatta Mist’in kılıçlı saldırısına dahi uğradı. Bu yüzden İngiltere’nin bir çok yerinde farklı isimlerle saklanarak yaşadı. Londraya dönmüşse de evine gitmedi, şehrin ücra köşesinde kiraladığı evde saklandı. 12 Nisan 1731’de bu odada yalnız başına, kriz geçirerek öldü. Aileden hiç kimse onun nerede olduğunu bilmiyordu, bu yüzden ev sahibi tarafından gömüldü, ondan kalan şeyler de cenaze masraflarını karşılamak için açık artırmada satıldı.

Mezarı Londra’da bulunan Bunhill Fields mezarlığındadır ve üzerindeki anıt, Christian World gazetesinin çağrısı üzerine Eylül 1970’de yapılmıştır.


Birçok eleştirmen tarafından Henry Fielding (1707-1754) ve Samuel Richardson (1689-1761) İngiliz Edebiyatı’nın kurucusu olarak belirtse de onlar, Defoe’yu kendi öncülü olarak kabul etmektedir.

Bernhard Egidius Konrad ten Brink (1841-1892)‘e göre Defoe’nun eserleri “romantik olmayan romanlar olarak kabul edilebilirler, yani tek bir amaçla sınırlı olmayan ve hayal gücünü harekete geçirmek üzere yazılmış romanlar olarak kabul edilebilir. Pozitif insanlar tarafından okunabilecek, gerçek hayatın resimlerine yer verilen, ahlâklarını ve eylemlerini yönlendiren motifler hakkında akıl yürütebilen olağan insanların tasvir edildiği eserlerdir” ve Defoe “zamanın üst sınıflarının yaşamına nüfus eden korkunç lüks ve ahlâksızlık arasında birdenbire yankılanan halkın sert sesiydi.”(1)

“Sıkı çalışma için oldukça yetenekli bir zihni vardı. Doğru, sert ve pozitif bir insandı, zarafet duygusundan ve coşku dürtülerinden yoksundu.”(1)

Eserleri:

Dilimize çevrilmiş olanlar:

  • 1719 The Life and Strange Surprizing Adventures of Robinson Crusoe, of York, Mariner (Robinson Cruose, Daniel Defoe, Çev. Akşit Göktürk, Yapı Kredi Yayınları, 2012, 3. Baskı)
  • 1719 The Farther Adventures of Robinson Crusoe (Robinson Cruose, Daniel Defoe, Çev. Akşit Göktürk, Yapı Kredi Yayınları, 2012, 3. Baskı)
  • 1719 The King of Pirates : Being an Account of the Famous Enter-prizes of Captain Avery, the Mock King of Madagascar (Korsanlar Kralı Kaptan Avery’nin Cesaret Dolu Maceraları, Çev. Betül Erhan, Alakarga Yayınları, 2015)
  • 1720 Captain Singleton (Kaptan Singleton, Çev. Zafer Avşar, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2021)
  • 1721 The Fortunes and Misfortunes of the Famous Moll Flanders (Moll Flanders, Çev. Nazar Arıbaş, İletişim Yayınları, 2017)
  • 1722 A Journal of the Plague Year (Veba Yılı Günlüğü, Çev. İris Kantemir, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2018)
  • 1722 Colonel Jack (Albay Jack, Çev. Zafer Avşar, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2023)

William Lee, 1869’da kaleme aldığı Daniel Defoe, his Life, and Recently Discovered Writings, Extending From 1716-1729 [Daniel Defoe, Yaşamı ve Yakın Zamanda Keşfedilen 1716-1729 Arası Yazıları] adlı biyografisinde Daniel Defoe’nun bütün eserlerini (254 adet) listelemiştir. İlgilenen okurlar bu listeye buradan ulaşabilirler.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir